25 Mart 2013 Pazartesi

Beşiktaş-Galatasaray


 Benim tamamen hislerimden kaynaklanan, çok zor geçmesini beklediğim maçı görece kolay kazandık. Bu maçı eşik olarak görmüştüm, 3 maçlık deplasman turunun son maçının kaybedilmesi hem bize galibiyet-mağlubiyet sayısında dezavantaj sağlayacak, hem de 5 maçlık büyük ve formda takımların bulunduğu seriye girerken özgüven eksikliği yaratacaktı. Bu eşiği zaman zaman iyi, zaman zaman idare ederek güzel kullandık ve bence ligi lider bitirdik, en azından ben kafamda bitirdim. Fazla uzatmadan maç değerlendirmesine geçeyim:

-İlk çeyreğe Beşiktaş, özellikle içeriyi kullanarak, Vidmar’ı doğru yerlerde topla buluşturarak başladı, ki zaten ana planlarının da bu olduğunu düşünüyorum. Vidmar’ı potayla yalnız bırakmak veya onun arkadaşlarına koridor açmasını beklemek. Ama tabii istikrarsız bir girişim oldu bu. Çünkü 2-3 hücumdan sonra uzunca süre unutuluyor veya Vidmar’ı pota altında buluşturacak isimle beraber oynatılmıyor. Bu hatanın baş sorumlusu Erman Kunter.

-Maçın sonunda olduğu gibi başında da, daha doğrusu genelinde Marko üzerine kurulmuş, onun pick’i kullanarak screen’den çıkması sonucu bolca şut var. Her maç böyle sahnelere rastlıyoruz. Ki Avrupa’da bunu istikrarlı biçimde yapabilecek ender oyunculardan birisi olduğu için ekmeğini de yiyiyoruz. Ancak bunun da ötesinde Marko’nun penetre üstü şutu da var. Bunu sanırım en son Fenerbahçe ile oynanan kupa finalinde görmüştük. Tepede değil ama dipte ona hazırlanan pickler sayesinde orta mesafesi de olan Marko’nun skor potansiyeli iyiden iyiye artabilir.

-Periyot sonunda 3 dakikadan uzun bir süre sayı atamadık, 12-17’den sonraki bölümde. Arroyo ile ilintili bir durum biraz da. Mete çok güzel özetlemişti, Arroyo tepeye gelen uzun devrildikten sonra oraya o kadar fazla odaklanıyor ki, dıştaki alternatifleri unutuyor demişti. Güzel sezdi, ama biz özellikle o 3 dakikalık bölümde pick and roll’leri hep 2 kişi oynadık, halbuki 2 kişi ile oynanan pick and roll’lerin sonucu ya stop jump-shot ya gardın turnikesi ya da uzuna indirilen topla bitiyor. Ama 2-3’lerin cutları ve 4’ün ters taraftan tepeye çıkması ile daha fazla işler hale getirebiliriz bu durumu. Bu şekilde de pick and roll takımı olabiliriz.

-Markoishvili’nin 2’lemesi ile (bence ucuz fauller), Efes maçındakine benzer 3 uzuna döndük. Ama Erman Kunter’de burda coaching’i iyi yaparak alan savunmasına döndü. Bunun avantaja dönebilmesinin yolu Macvan’ın atacağı ilk şutu sokmasıydı, işte o zaman bizimkilere koridor açılıyor. Macvan, Efes maçında ilkini soktu, bu maçta atamadı. Bu durumda da sadece savunmada kendine avantaj sağlıyorsun. 3 uzuna döndüğümüz andan itibaren 8 dakika da 12 sayı bulduk ki, yine verimsizlik örneği bu durumda. Tıkandığımız dönemi iyi 5’lerle geçmedik. Bence bu dönemi Engin-Carlos-Ender-Cenk ile geçsek daha iyi sonuç alabildirdik. 3 uzunun sonuçta tutmayacağı maçlarda olacak, rakip artık bu silahı da biliyor, ona göre çalışıyor.

-İkinci yarı 15-1’lik bir seri var, yine iyi oynamadık belki ama bizden daha kötü oynayan bir Beşiktaş olduğu için bu dönemi farkı iyice açarak geçtik. Bu dönemde yine Tutku’nun bolca kenarda oturduğu bir zamanda denk geliyor. Ergin Hocanın dediği gibi, biraz disiplinden kopmasaydık maç en az 15 ile biterdi.

-Hack-a-Vidmar gördük 3. çeyreğin ortalarında. Bu durum ayıp değil. Senin zaafını neden kullanmaya çalışmasın bir takım, milyon dolar alıyorsun. Bir zahmet günde 500 şut at, 1 değil 2 kere düşün, kendini geliştir. Sonra diğer tüm iyi özelliklerine rağmen bu şekilde anılırsın, basketbolun nankör tarafı da bu.

-Tutku-Arroyo düellosunu son 3 dakika da olsa izlemek inanılmaz keyif vericiydi. Hoca da Tutku’ya iyi çalışmış, zaten maç boyu da bahsedilmiş ama Tutku’nun switch sonrası önünde açısını kaparsanız dışarı pas verir, çünkü Ender kadar sert crossover’ları yoktur. Ama son çeyrek oynadığı oyun tüm bu önlemlere rağmen nefisti, ligin yetenek bakımından en özel Türk oyun kurucusu. Arroyo belki maç boyu ortaya çıkmadı ama bu anlar için yaratılmış adam sanki. Futbolda vardır ya, maç boyu berbat oynayan bir adam 90’da çakarsa diye tutarsın oyunda. Bunun basketboldaki karşılığı, en azından bizim ligimizde Carlos Arroyo. 1 dakika da ürettiği 7 sayı+Marko’ya yaptığı asist ile maçı çekti aldı.

-Ender demişken, bugün ikinci yarı top falan oynamadı. Cenk de yine aynı şekilde, o şaşaalı sezon girişinden sonra ümit vaad eden genç yetenek gibi oynamaya devam ediyor. Yine de dönüşü önemli, şu siktiğimin sezonunda kadroda yer alan her oyuncudan verim almalıyız.