29 Aralık 2012 Cumartesi

Telefon Çaldı!


Abdullah Sözer’in ‘İsterlerse 10 taksit veririz ama nakite indirime gideriz xD’ demeçlerine Ataman twitter’dan cevap vermişti hatırlarsanız. Ataman ile düelloya girerseniz kaybetmeye mahkumsunuz, ama kendi düşen ağlamaz.

Nasıl gerçekleştiği beni ilgilendirmiyor, artık Carlos Arroyo, Galatasaray Medical Park oyuncusu. İşin parke kısmını yazalım.

Arroyo’nun Galatasaray’a katacakları ve takım yapısı

-Hawkins’in bir süredir sakatlığının etkisiyle nadas dönemine girmesi, Domercant sürprizi, Jamont’un hiçbir zaman sağlayamadığı liderlik apoletine bir ismin daha eklenmesi mühim. Oyun stiliyle yırtıcı bir oyuncu olarak görülmüyor ama maç içerisinde geriye düşülecek dakikalarda isyan edebilecek ekleme.

-Galatasaray&pick and roll temalı yazılar sayfalarca var. Buna detaylıca inmeye gerek yok ama bir noktadan bahsetmeden olmaz. Gardlarımız ve bazı forvetlerimiz pick’e gelen uzundan sonra potaya doğru değil, paralele doğru gidiyor. Arroyo bu noktada çok kritik çünkü pick’ten sonra dikine gidebilen yapısıyla uzunlardan çok daha katkı alacağız.

-3. madde de ikinciyle ilintili. Pick’ten sonra ‘stop jump shot’ yapan oyun kurucuların nesli bitmek üzere. Arroyo pick’i oynadığında penetresini keserek attığı şutlardaki yüzdesi tatmin edici, bu da farklı bir hücum silahı.

-Pollyanna olmayalım, savunmada etliye sütlüye karışmayacaktır, man to man’de rakip takımın hücumda en verimsiz kısası verilerek bu biraz daha tolere edilmeye çalışılacak. (Geçen seneki yarı-final eşleşmesinde Göksenin’i tutuyordu.)



-Bu transfer, Engin’in sürelerini iyice azaltacak ama o da  biraz çalışarak daha 2’den süre çalmaya uğraşacak. ‘Ne diyosun amk’ diyebilirsiniz ama 2006 Dünya Şampiyonası’nda 2 numara kullanıldığı dönemde gayet iyi katkı vermişti Engin. (2006 Slovenya maçı)

-Gelelim işin Jamont tarafına. Arroyo dışında hiçbir hamle onun performansını arttırmazdı. Şimdi tamamen 2’ye kayıyor. Arroyo’ya gelecek savunma yardımları, birebirde baskı derken Jamont’a alan açılacağını tahmin ediyorum. Jamont’ta artık bu boşlukları değerlendirip potaya gitmeli, şutu olmuyosa zorlamamalı. (İçerdeki Donetsk maçında şut performansında gününde olmadığı için potaya gitmişti, ekmeğini de bolca yemiştik)

-Arroyo geldi, takım düzlüğe çıkacak demek yanlış olur. Sadece takımın bir parçası yamanmış olacak. Galatasaray Medical Park’tan maksimum verim almak istiyorsak kadroya bir swingman daha eklenmeli. Adı geçen Blake Schilb ve Bracey Wright biçilmiş kaftan. Ama takımın mali durumunun ne kadar kötü olduğu ayyuka çıktığından dolayı imkan vermiyorum buna. Artık Cenk’in şu performansını devam ettirmesine mecburuz, onun kötü oynamaya hakkı yok.

15 Aralık 2012 Cumartesi

Galatasaray-Tofaş

Panathinaikos-Fenerbahçe maçındaki kaliteye benzer bir maç oldu, izleyenleri acı çektirdi ama 1 mağlubiyetle yola devam etmek, şu sıkıntılı süreçte en azından ligde fire vermemek adına galibiyet güzel.

Tofaş maçında neler oldu?

-Jamont Gordon’un Kuban maçından sonra gösterdiği ilk iyi performans. Galatasaray savunması önde onun baskılı olmasıyla beraber seviye atlıyor, Gordon girmeden önce 15 dakika da 27 yiyen takım geri kalan 25 dakika da 34 yedi. Ama savunma isteği maçtan maça göre değişince bir düzen oturtamıyoruz. Hücum tarafında ise kendisinden kısa guardları potaya sürüklemesini beklediğimi sıkça söylüyorum. Bu sezon belki ilk kez Burtt üzerinde denedi ve faulü çıkardı. Beşiktaş’ta Kerem Tunçeri bunu bolca yapıp sayı-faul-asist muhakkak çıkarırdı. Denemeye devam etmesi lazım.

-Maalesef Jamont hakkında olumsuz şeylerde devam ediyor. Geçiş oyununda fast-break’i şutla bitirdiği sürece çok şeyler söylenir. Şutuna kendisi bile güvenmiyorken hızlı hücumda stop edip 3 atmak ne demek ben bilemiyorum. Bu ilk nokta, ikinci nokta ise yine fast-breaklerde trailer’a koşarken pas atması. Pivot ortadan potaya doğru topsuz giderken turnike ile bitiremeyeceği pozisyonda pas atılmaz, guard’a öğretilen ilk kurallardan biridir bu. Hücumda doğru kararı veremiyor, onu en verimli şekilde kullanabilmek için 2 numaraya atmak gerek.

-Topun kıymetini bir süredir bilmiyoruz. Kuban-Beşiktaş-Sopot maçlarında toplam 14 top kaybı yaparken bugün tek maçta 14 top kaybı yaptık. Kaybedilen 2 maçın sağladığı özgüven kaybı -normaldir- bizim hücumda doğru şeyleri yapmamıza engel oluyor.

-Uzun rotasyonun paylaşacağı dakikalar toplam 80. 4 uzunumuz var hepsi de bu maçta 20 dakika süre almış. Bu durum, süre dağılımı açısından güzel gözükse de yapılan fazla rotasyon oyuncuların ritme girmesini engelliyor. 4 oyuncudan aldığımız 23 sayılık katkı bunun göstergesi.

-Topu hücumda paylaşma sıkıntısı da var elbet. Domercant’ın sakatlanmasının ardından boş bırakılmayacak adam eksikliği malum. Rakip takımlar net şütör eksikliğini bildiğinden biraz gömülerek savunma yapıyorlar, bu da bizim potaya gitmemizi güçleştiriyor. Ya bunu transferle sağlayacağız (şut sokan adam), ya da birebir değil pick and roll üzerinden sayıya gideceğiz. Asist rakamlarımız -Sopot maçı haricinde- düşük, bugün de 10. Ben bu 2 alternatiften 2’sini de istiyorum :)

-İkinci yarıda daha fazla potaya gittik, ilk yarıda 10 faul kullanırken 2. yarıda 16 faul attık, bu takımın potaya gitmesi lazım ama bilinçli şekilde.

-CenQ Whiteway. Şu anda en formda yerli oyuncu.  12 dakika da 10 sayıdan sonra keşke biraz daha fazla zorlasaydı hücumda. Bu takımın ona çok ihtiyacı var, beklentiye verilebilecek en iyi tepkiyi veriyor o da. Geldiği zaman onunla dalga geçenlere karşı  bir gurur ve gülümseme oluşturdu yüzümde. Sabit şütör etiketinden kurtulup oyunun diğer yönlerine de katkı veriyor, bugün de 5 ribaunt 3 top çalma 2 asist.

-Engin Atsür maça iyi başlamadı, kabulüm. Ama 1 kere çıktıktan sonra oyuna girmeyecek adam mı, değil. Ender’in de iyi olmadığı bu günde daha fazla süre verilmesini beklerdim, yadırgadım bu durumu.

-Hakemler… İki tarafa da kötü düdükler çaldılar, berbat maç çıkardılar. Fatih Söylemezoğlu’nu emekli olmaya davet ediyorum, genç takım seviyesinde çalınmayacak düdükler çıktı bugün.

10 Aralık 2012 Pazartesi

Jaka Lakovic Mevzuu


Galatasaray Basketbol Tarihinin ‘devrim’ olarak nitelendirdiğimiz 2010 yılındaki çıkışının  ardından hedefler büyüyor. Bana göre çok yanlış iki hamle, taraftarın büyük çoğunluğunun ise ‘Kariyerli 2 oyuncu’ olarak görüp sevindiği hamle geliyor: Jaka Lakovic&Darius Songaila.

Sonları mutlu bitmedi, Songaila’nın bize ne kadar acı çektirerek gittiğini biliyoruz, Efes ile oynadığımız ilk Euroleague maçında onun yerine Savovic oynasaydı Euroleague’de çeyrek final görebilir miydik, orası hep soru işareti kalacak. Beşiktaş yarı-final serisini bir kenara bırakırsak bu 2 senelik dönemde takıma en çok kızdığım ve en üzüldüğüm maçtır. Savanovic’in ilk çeyrekte hepsi dipten 4 üçlüğünü hala sindiremiyorum mesela.



Neyse, konumuzun asıl kahramanı Jaka Lakovic. Patlama yapmasını, bu sefer oldu dediğimiz anların gelmesini bekledik ama bunu yapma nedenimiz tamamen taraftar içgüdüsü. Dışarıdan bakan bir göz bunun gerçekleşmeyeceğini biliyordu. Kariyerinde yapmadığı kadar iyi savunma yapsa da, takımın dümeni için seçilen Lakovic, bunu KRKA yıllarından beri hiç gerçekleştiremedi, Barcelona’da 3. garda düşmesi artık baş takımların onu istemediğinin net göstergesi.

Rusya’dan teklifler vardı kabul etmedi, Siena istedi onu da reddetti. Bilmediğimiz takımlarda vardır en nihayetinde. Bunu yaparken kulübün ve taraftarın gözünde ‘Jaka Lakovic’ etiketini yerle bir edip rezil oldu. Twitter’dan‘Trouble’ bu durumu çok güzel özetlemişti: ‘Onun kendini bu duruma düşürme hakkı yok’ diye. Lakovic istenmiyor, önüne gelen teklifleri beğenmiyor ve kendini olduğu pozisyondan kurtarmak için hiçbir şey yapmıyor. Elbette Ergin Ataman tarafı da var durumun.

Ataman’ın onlarca kez ‘Onu takımımda düşünmüyorum’ dediği yerde kadroya alması, en kritik yerde soğuk bir oyuncuyu oyuna sokması ve sonrasında basket-faul ve maçın dönmesi. Bu yazıyı yazmamın ana sebebi bu durum. Hocanın bu açıklamalarından sonra özgüvenini yitirmiş Lakovic’i kadroya alması başlı başına skandal. Sopot maçından sonra ‘İçimden geldi, oynattım’ demeçleri de bir o kadar talihsiz.

Ama Arca’nın da değindiği gibi, yaptığı hata oyunun içinde olabilecek hatalar kısmına sokulmaması gerek, 16 yaşında olsa neyse… Herhangi bir baskı yokken, ikili sıkıştırma gelmemişken topu yarı sahaya getirememek ‘bitmişlikle’ açıklanabilir. Lakovic oynama isteğini kaybetmiş, ne yapacağını bilmez bir halde dolanıyor geçen sezonun sonundan beri. Bu yüzden ‘Efes göndereceği Batista’dan nasıl yararlanıyor, biz de Lakovic’i kadroya alalım’ diyenlere kadroya alınmaması gerektiğini, yarardan çok zarar getireceğini o dönemde söylemiştim. Karşıyaka maçındaki hatasından sonra oyun olarak olduğu kadar psikolojik olarak da tamamen sıfırlanan bir adamın antrenmanlara dahi alınmamasını, sezon boyunca sahaya çıkarılmamasını istiyorum. Bu durumu düzeltmenin tek yolu kendisine kulüp bulmak, gerekirse tazminatını ödeyip göndermek.

Yolu açık olsun.