22 Ocak 2013 Salı

Galatasaray-Ratiopharm Ulm & David Hawkins

Maçla ilgili bir şeyler karalamadan önce David Hawkins meselesini konuşmak gerek.

Bugün onun performans arttırıcı madde kullandığına dair iddialar ortaya çıktı. Hatta iddia kelimesi hafif kaçar; WADA tarafından Türkiye Basketbol Federasyonuna ‘keyif verici madde’ kullandığına dair bir belge gelmiş. Doğru mu bilemiyorum –ki önceden sabıkası olduğu için şüphelerin oluşması çok doğal- ama doğruysa eğer; takım kaptanı, herkese mücadelesiyle örnek olduğu gibi saha dışında da örnek olması gereken; 3 sene 4.5 milyon dolarlık yatırım yapılan bir oyuncunun bu kadar sorumsuz, bu kadar bencil olmasını şahsen benim midem kaldırmıyor.



Bu durum düpedüz takımı yarıyolda bırakmak, arkadaşlarını hiçe sayarak takımı satmak, herşeyden önemlisi sezon başında ‘ailemi düşünmek zorundayım’ diyen adamın ailesine yaptığı sahtekarlıktır. Bazı twitler okudu herkes sabahtan bu yana. İsmi geçen oyuncu David Hawkins olduğu için ‘3 ayla yırtarsa bekleyelim’ denildi ama Can Korkmaz olsa ortalık ayağa kalkacaktı. Nitelik olarak farklı olsalarda Galatasaray Kulübü çatısı altında bu durumu yapan oyunu değil Hawkins, Kobe Bryant olsa bile algı değişmemeli, acilen kontratı maddi ceza verilerek fesh edilmeli.

Şimdi maça geçelim. Galatasaray, Ulm maçında neler yaptı?

CARLOS ARROYO ETKİSİ

-Carlos Arroyo’nun Kazan maçında henüz alışma evresini tamamlayamadığından, 35 dakika boyunca Galatasaray skor üstünlüğüne sahip olsa da oyun üstünlüğüne sahip olmaması derken berbat bir sınav vermiştik. Bu blogdaki son yazı olan Kazan maçı yazısını okuyanlar zaten ne kadar sert tepkiler verildiğini biliyorlar. Kabul edilemez bir oyunun akabinde Galatasaray, 2 haftalık periyodun ardından iyileşme sürecine geçip tekrar sezon başındaki etkinliğine kavuşuyor. Bunu anlamak için maçın ilk 15 sayısına bakmak yeterli. 15 sayının tümünde Carlos Arroyo’nun imzası var. İstatistiklerden öte maçı domine ederek, uzunları oyuna sokarak ve onu tutan point-guardlara daha ilk periyottan 3 faul aldırarak başladı. Kağıt üstünde 8 asisti var ama yenen 3-4 basketini daha hatırlıyorum.

-Bu liderlik takıma sirayet ettiği gibi oyunculara da yansıyor. Eskiden rakip gardların Jamont’un içine fazla girmemelerinden ötürü takım spacing konusunda sıkıntı yaşıyordu. Bu durum Porto Riko’lu ile düzeliyor. Arroyo’nun boş kalmaması Jamont’un işine geldiğinden o da koridorları değerlendirip potaya daha fazla gitme imkanı buluyor. Jamont’un sayı ortalaması o geldikten sonra maç başına 16.2’ye yükselirken, Milan Macvan da aktif hale gelip, daha fazla kullanılmaya başlandı. Maçın ilk çeyreğinin ilk 8 dakikası, yani Carlos Arroyo çıkana kadar, görmek istediğim Galatasaray’dan ağızda tat bırakacak izlenimler sundu. Bu 8 dakikanın içinde fast-breaklerden, pick and rollere, kısanın boş çıkıp şut atmasına kadar sayamayacağım birçok enstantane vardı, ellerine sağlık takımın.

-Engin Atsür… Sezon başında çok şeyler beklediğimiz adam maalesef süre alamıyor. İlk başta Ergin Hocanın hatası olduğuna kanaat getirsem de işlerin böyle olmadığını maçlar geçtikçe anladım. Etliye sütlüye karışmıyor, dış şut sokamıyor. Maçın ikinci yarısında biraz kıpırdanır gibi olsa da vites arttırması şart oğlu şart. Bu takımın ona çok ihtiyacı var, onun da süre bulmaya. Kendini veremezse eğer sene sonu yolcu olacak ilk isim.

-Savunmaya yönelik eleştirim sadece John Bryant’ın fazla birebir bırakılması konusunda olabilir. Eurocup boyunca sadece 4 üçlük buldu Bryant ancak bu maçta 2 taneyi yolladı bize. Size’ı çok geniş olduğu gibi ayakları da topu hareketli aldığında hızlı. Bu yüzden ilk yarıda 13 atsa da 2. yarı ona daha fazla yardım getirdik ve maçı da 18 ile tamamladı.

-Eski savunma karakterimizi geri kazanıyor olmamız çok güzel. Normal sezonun en skorer takımı Kızılyıldız’dan 74, Top 16’nın en skorer takımı Ulm’den sadece 66 sayı yedik takım savunmamızı günden güne daha büyüyor. Ulm koçuda bunun hakkını verdi ve ’66 sayı atmamız bizim konsantrasyon problemimizden değil, tamamen Galatasaray savunmasından kaynaklı’ dedi

-Maç içinde eskiye oranla daha fazla seri yakalamaya başladık, bu serileri biraz daha uzun bir zaman aralığına yayarsak, rakibin geri gelmesini güçleştireceğiz.

-Pota altında uzunların orta mesafesi bu takım için inanılmaz değerli. Dudley ve Ndong’un mancığını bağlaması hem farklı bir silah getirirken hem de onlara çıkan uzunları pota altından uzaklaştırıp (Macvan&Furkan)’a koridor açılmasını sağlıyor. Bunu 3 Avrupa maçında da kullandık, üstüne gidip ana silahlardan biri haline getirmemiz lazım.

-Furkan 10 sayı ile bitirdi maçı. Biraz daha güçlü olabilse 14-16 arası da olabilirdi. Bunda da Carlos’un etkisi çok fazla. Onun oyuna konsantre olması, zaten yeterli olmayan yerli rotasyonuna ilaç gibi gelecektir.

-Ergin Hocam bu maç yardımcı koçlarla birlikte gayet diri gözüktü, önceden de dediğimiz gibi takımın iyi olması için onun moralli olması şart. Ödemelerin yapılması sanıyorum en çok onu sevindirmiştir.

Hiç yorum yok: